
SAĞLIĞA YATIRIM
Sağlık tesisi dendiğinde aklımıza hastalık halinde gittiğimiz hastaneler geliyor. sağlığa yatırım diye İnternette arama yaptığınızda karşınıza yeni yapılan hastaneler çıkacaktır. Sağlığa yönelik harcamalara bakıldığında çoğunun tedavi giderleri olduğunu görüyoruz. Hastalık ve tedavi, sağlık kavramını gasp etmiş durumda. Sağlığı hastalık olmadan tarif edemez durumdayız. Sağlığa yatırım bu değilse o zaman ne demek? Gerçek anlamda sağlığa yatırım olabilir mi?
Sağlık, bireyin beden, zihin, nefs, ruh, enerji gibi tüm boyutlarda ve sosyal olarak iyilik hali içinde olmasıdır. Özetle her düzlemde iyilik varsa sağlık vardır, bir yerimizde problem varsa tüm bedenimiz hastadır. Sağlıklı olmak ve bunu sürdürmek zor gibi görünse de olağan halimiz sağlıktır. Fabrika ayarlarımız sağlıklı olmak üzerine kurulmuştur. Üretim hatası çok nadirdir. Temel problem kullanım hatasıdır. Daha iyi anlamak için sağlık tarifindeki gibi olaya yaklaşalım. Sağlıktan sonra sağlıksız olanı da tarif edelim.
Alışkanlıklarımıza baktığımızda, genel olarak sağlıksız bir yaşam biçimi benimsediğimizi görmek mümkündür. Beslenme biçimimiz sağlıksız ögelerle doludur. Rafine gıdalar, paketlenmiş ürünler, pek çok katkı maddesi içeren besin grupları, haz veren pişirme, katkı ve yemek tercihi oldukça yaygındır.
Sedanter yaşam biçimi ve fiziksel aktivitenin ihmal edilmesi, hareketli olmak üzere planlanmış bir beden için hatalı kullanıma örnektir. Sirkadiyen bir ritmimiz yokmuş gibi gece boyu devam eden sosyal yaşam ya da dijital ortamlara maruz kalmak da rutin haline gelmiş, sağlığımızı bozan davranışlardandır.
Yaşamın gerçekleriyle denge kuramayan, sürekli stres altında, gerçekçi olmayan hedeflerin peşinde, sosyal bireyler olduğumuzu kabul etmeden bireyselleşen ve kalabalıklar içerisinde yalnızlaşan bizleriz. Bunlar yetmezmiş giderek artan bağımlılıklarımız da yaşamın içinde alışkanlık haline getirdiğimiz ve ancak sağlığımızı kaybettiğimizde farkındalık kazandığımız bir alan.
Özetle yaşam biçimimiz genel olarak sağlıksız. Peki her daim sağlıklı kalmak, sağlığı ömür boyu sürdürmek ve sürekli korumak gerçekçi bir beklenti mi? Neden yapamıyoruz ve nasıl yapabiliriz?
Değişim; bilgi, bilinç ve irade meselesidir. Öncelikle sağlıklı yaşam bilgisinin oluşması gerekiyor. Yaşam biçimimiz gerçek sağlık ile bağımızı öyle kopardı ki, sağlık bilincinin nasıl oluşturulacağını bilemez olduk. Bunun birçok nedeni olsa da hastaneler, tıbbi teknoloji ve ilaç sektörünün yanında gıda ve eğlence sektörlerinin payı büyüktür.
Sağlıklı yaşam tarzı; sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, yenileyici uyku, etkili stres yönetimi, bağımlılık yapıcı ve toksik maddelerden uzak durma ve güçlü sosyal bağlantıları sebatkar bir irade ile uygulamaktır. Tüm bunlarla kronik durumları tersine çevirmek mümkün olsa da, bunu yaşam biçimi haline getirmek günümüz hakim kültürü içinde hiç de kolay gözükmüyor.
Öncelikle sağlıklı yaşama dair yerleşik olan, herkesçe kabul gören standart bilgi ve yaklaşımlarımız mevcut değil. Bu bilgiyi harekete geçirecek, bilgili ve deneyimli kadrolar yok denecek kadar yetersiz seviyede. Bunu geliştirecek ve yaygınlaştıracak kurumlar sınırlı sayıda. Bu yaklaşımlara karşı çıkan lobiler oldukça güçlü. Kamu ödeyici kurumları ve sigortalar da bu alanı finanse etmiyor.